Tarihe
adını kanla yazdıran 19 Aralık katliamının üzerinden
8 yıl geçti. Devrimciler bu
yok etme saldırısına karşı direnerek, devrimci
iradenin teslim alınamayacağını en güzel sanatını
gösterdi.
Halk Kültür Merkezleri emekçileri, 21 Aralık 2008
Pazar günü, bu direnişte şehit düşen Alp Ata Akçayöz
Yoldaşın yanı başındaydı. Saat 13.30'da Büyükbakkalköy'de
mezarlığında bir araya gelen Halk Kültür Merkezi
emekçileri, Alp Ata Yoldaşı, dostları ve ailesi
ile birlikte mezarı başında andı. "Devrim
Şehitleri Ölümsüzdür- Halk Kültür Merkezleri"
pankartının açıldığı anma, tüm devrim ve sosyalizm
şehitleri için bir dakikalık saygı duruşu ile
başladı. Halk Kültür Merkezleri dönem sözcüsünün
yaptığı konuşmanın ardından basın metni okundu.
Basın metninde, Alp Ata Yoldaş'ın mücadeledeki
kararlı duruşunun bugün yolumuzu aydınlattığı
vurgulandı. Yapılan anmada sık sık, "Devrimci
İrade Teslim Alınamaz", "Alp Ata Yoldaş
Ölümsüzdür", "Yaşasın Devrim ve Sosyalizm",
"Yaşasın Devrimci Kurtuluş Mücadelemiz"
sloganları atıldı. Anma, hep bir ağızdan söylenen
Cephe Marşı ile sona erdi.
19 ARALIK
CEZAEVLERİ KATLİAMINI UNUTMADIK,
UNUTTURMAYACAĞIZ.
ALP ATA YOLDAŞ ÖLÜMSÜZDÜR!
19 Aralık katliamı sekiz
yıl önce 20 hapishanede eş zamanlı olarak
gerçekleştirilen, Türkiye cezaevleri tarihinin
en büyük katliamlarından biridir. 28 devrimci
tutsağın katledildiği, onlarca devrimci
tutsağın yakıldığı ve sakat bırakıldığı
tarihinin adıdır 19 Aralık.
Ve devamında gelişen ölüm orucunda 122 devrim
şehidiyle aynı zamanda zindan tarihinin
en büyük direnişlerinden biri olarak adını
tarihe kanla yazmıştır.
19 Aralık 2000 sabahı gerçekleştirilen ve
adına "Hayata Dönüş" operasyonu
dedikleri bu katliamla devlet devrimci iradeyi
teslim alarak sindirmeyi, içeride ve dışarıda
halkların devrim ve sosyalizm ufkunu kırmayı
hedefliyordu.
Devrimcilere binlerce kimyasal madde, silah
ve gaz bombasıyla saldırılmıştır. Devrimci
tutsaklar kimyasal maddelerle yakılmış,
işkence edilerek ve kurşunlanarak öldürülmüşlerdir.
F tipi cezaevlerine geçiş, özü itibariyle
bir varoluşun imhası, bir ideolojik saldırıydı.
Devrimci iradenin sınandığı ve büyük bir
direnişin örüldüğü tarihtir 19 Aralık.
Bu katliam devrimci iradenin teslim alınamayacağı
bir kez daha gözler önüne serilmiştir.
Tarih bir kez daha insanlığın
kurtuluşu için mücadele yürütenlerin iradelerinin
teslim alınamayacağını göstermiştir. Katliamın
sorumlusu olan devlettir.
Bu gün 19 Aralık katliamı
sürecinde 3 gün süren direnişten sonra,
Ümraniye zindanında 22 Aralık'ta şehit düşen
Alp Ata Akçayöz yoldaşın huzurundayız. Onun
huzurunda katledilen tüm devrim şehitlerinin
önünde saygı ile eğiliyoruz.
Alp Ata Yoldaş zindan direnişinde
devrimci sosyalist hareketin iradesinin
ve kararlılığının somut temsilcisi olmuş,
mücadelesinden asla taviz vermemiştir. Bu
büyük saldırı karşısında direnişin safında
yer almayı asla ihmal etmemiştir. Tahliyesine
çok az bir süre kalmış olmasına rağmen bir
an bile duraksamadan direnişin içinde, ortasında
devrim ve sosyalizm bayrağını canı pahasına
yükseklerde tutmuş ve katledilmiştir.
Şimdi aramızda değil ama
mücadelemizin tarihinin karanlık sayfalarına
vuran ruhunda ve tarihi mirasımızın ve geleneksel
direniş çizgimizin onur köşesindedir. Ölümsüzleşmiştir.
1971 yılında Kars merkeze
bağlı bir köyde dünyaya gelen Alp Ata Yoldaş
ailesinin İstanbul'a taşınmasıyla genç yaşta
çalışma hayatına başlamıştır. Bir emekçi
ailenin çocuğudur. Devrimci çevrelerle buluşması
fazla sürmemiştir. Kısa bir süre KAR-DER'e
gidip geldikten sonra, hareketimizle tanışan
Alp Ata Yoldaş Maltepe Tekstil İşçileri
Derneği'nin kuruluşunda yer almış ve devrimci
mücadelenin bir çok alanında çalışma yürütmüştür.
Sevecenliği, bilgeliği ve çalışkanlığıyla
tanınan yoldaşımız her zaman devrim ve sosyalizm
davasına olan inancı ve bağlılığıyla yaşamını
sürdüşmüştür.
Alp Ata yoldaşın nuzurunda
şehitlerimize devrim yeminimizi bir kez
daha haykırıyoruz.
Ya Özgür Vatan Ya Ölüm
Kurtuluşa Kadar Savaş
Sizleri katledenler bilmelidir ki yeminimizi
ne pahasına olursa olsun mücadele geleneğimizle
tarihin sayfalarına işleyeceğiz.
Yaşasın 19 Aralık Direnişimiz!
Alp Ata Akçayöz Yoldaş Yaşıyor, Yaşayacak
Devrim Şehitleri Ölümsüzdür
HALK KÜLTÜR MERKEZLERİ
|
ÇAYIROVA
HKM'DE-
19 ARALIK SÖYLEŞİSİ
20 Aralık Cumartesi günü Çayırova Halk Kültür
Merkezi'nde anma ve söyleşi gerçekleştirildi.
Devrim ve sosyalizm şehitleri anısına yapılan
bir dakikalık saygı duruşuyla başlayan etkinlik
" Su Damlasına Sığdırılan Yaşam" adlı
filmin gösterilmesiyle devam etti. Söyleşide zindan
direnişleri, devrimci iradeye dönük saldırılar
ve 19 Aralık katliamının üzerinde duruldu. Söyleşinin
sonunda Çayırova Halk Kültür Merkezi, ülkemiz
ve dünya emekçilerinin gündemlerine yönelik bu
tür etkinliklere devam edeceklerinin duyurusunu
yaptı.
DERSİM'DE 19 ARALIK
PROTESTOSU
19 Aralık 2000 cezaevleri katliamı Dersim'de
yapılan basın açıklamasıyla protesto edildi.
19 Aralık 2008 günü, saat 12:30 sularında aralarında
HKM'nin de bulunduğu demokratik kitle örgütleri
ve sendikalar Sanat Sokağı'nda bir biraraya gelerek
Yeraltı Çarşısı'na doğru bir yürüyüş yaptı. Protesto
eylemi, Yeraltı Çarşısı üzerinde gerçekleştirilen
basın açıklaması ve sloganlar eşliğinde son buldu.
ADANA'DA
19 ARALIK PROTESTOLARI
Adana'da 19 Aralık katliamını protesto etmek için
iki etkinlik düzenlendi. İlk olarak hak gasplarının
son dönemde oldukça yoğunlaştığı Karataş Cezaevi'nin
önünde bir araya gelen ve İHD, ÇHKM, Alınteri,
Mücadele Birliği, BDSP, ESP, SP, Tuhay-Der, DHP,
Türkiye Gerçeği, DİP Girişimi, Çağrı ve Tekstil
Sen bileşenlerinden oluşan kitle, üzerinde "Karataş'tan
Sincan'a, Kırıklar'dan Tekirdağ'a Hak İhlallerine
Son" yazılı pankartını açtı. "İnsanlık
Onuru İşkenceyi Yenecek", "Tecrit İnsanlık
Suçudur, Tecrite Son" vb. sloganlarının atıldığı
basın açıklamasında 19 Aralık katliamı ve sonrasında
cezaevlerinde artan hak ihlalleri protesto edilerek
katilleri koruyan yargı uygulamaları da eleştirildi.
Özel olarak da son günlerde Karataş Kadın Kapalı
Cezaevi'ne görüşe çıkan tutukluların kollarına
"Tek Dil, Tek Bayrak, Tek Vatan" yazılı
damga vurulmaya çalışılması uygulamalarının da
protesto edildiği basın açıklaması atılan sloganlarla
sona erdi.
19 Aralık günü gerçekleştirilen ikinci protesto
gösterisi ise saat 17.00'de 5 Ocak Meydanı'ndan
başlayan meşaleli yürüyüş oldu. Saat 16.30'da
bir araya gelen ve Alınteri, BDSP, ÇHKM, DHP,
DİP Girişimi, ESP, İHD, Mücadele Birliği Platformu,
Partizan, Sosyalist Parti, Thay-Der, Türkiye Gerçeği,
Halkevleri bileşenlerinden oluşan kitle "Devlet
Akladı Biz Aklamayacağız, 19 Aralık Katliamını
Unutmadık Unutturmayacağız" yazılı pankartını
açarak meşaleleri, dövizleri, flamaları ve 19
Aralık katliamında şehit düşenlerin resimleri
ile yürüyüşüne başladı. Çakmak Caddesi boyunca
yürüyerek İnönü Parkı'na gelen kitle, yürüyüş
boyunca "Kahrolsun 19 Aralık Katliamı",
"Tecrit İnsanlık Suçudur Tecrite Son",
"Katil Devlet Hesap Verecek", "Yaşasın
19 Aralık Direnişimiz", "Faşizmi Döktüğü
Kanda Boğacağız", "Yaşasın Devrimci
Dayanışma", "Faşizme Karşı Tek Yumruk
Tek Barikat" sloganlarını attı.
BASINA
ve KAMUOYUNA
DEVLET AKLADI BİZ AKLAMIYORUZ!
19 ARALIK KATLİAMININ HESABINI SORACAĞIZ!
19 Aralık 2000, devletin
hapishanelere dönük hücre saldırısına karşı
ölüm orucu ile yanıt veren politik tutsakların
kan ile bastırıldığı bir gün olarak hapishaneler
tarihine kara bir gün olarak geçmiştir.
20 hapishaneye eşzamanlı olarak yapılan
ve 28 devrimci tutsağın katledildiği ve
onlarcasının yaralandığı bu katliam operasyonu,
adına her ne kadar "Hayata Dönüş"
denilmiş olsa da halkın en politik öncülerinin
yokedilmesini amaçlamıştır.
"IMF programlarını
uygulayabilmek için cezaevlerine hakim olmalıyız"
diyerek katliamın esas amacını Bülent Ecevit
anlatmıştır. Emperyalist haydutların ve
işbirlikçi uşaklarının eğitimden sağlığa,
sanayiden tarıma kadar, sosyal ve üretim
alanlarında yaratacağı yıkımın halkta yaratacağı
öfkeyi bu katliam ile baskılamak istemesi
ilk amaçlardan biridir. "Asıl amaç
ölüm oruçlarını bitirmek değil, devletin
otoritesini sağlamaktır" diyerek yapılan
katliam meşrulaştırılmaya çalışılmıştır.
O tarihten sonra açılan F-tipi hücre hapishaneleri
tecritle, bir çok hak gaspıyla, işkenceli
ölümlerle ve keyfi uygulamalarla anılmıştır.
En insani hak ve taleplerin baskı ve şiddet
politikasıyla reddedilmesi ve yok sayılması
F-tipi hapishanelerin gündelik ve sistematik
işleyişi haline gelmiştir. Yıllarca süren
ve sonuç olarak 122 devrimci insanın yaşamını
yitirmesi ile kazanılan sohbet hakkı, keyfi
uygulamalarla gasbedilmektedir. Disiplin
cezaları, ayakkabı arama dayatmaları, sürgün
ve sevklerle tutukluların kişiliği teslim
alınmaya çalışılmaktadır. F-tiplerinden
önce ve sonra yaşanan katliamların, işkencelerin
ve her türlü hak gasplarının tek sorumlusu
devlet iken, yavuz hırsız misali devrimci
tutsaklar hakkında davaların açılması ise
devletin faşist yüzünü gözler önüne sermektedir.
Bu kadarla kalmayan devletin, Bayrampaşa
hapishanesinde 12 devrimci tutsağın öldürülmesi
üzerine gardiyanlar, jandarmalar ve hapishane
yetkilileri hakkında Eyüp 3. Asliye Ceza
Mahkemesinde açılan davanın zaman aşımından
kaynaklı düşürülmesi "demokratik hukuk
devleti" söyleminin içi boşluğunu da
göstermektedir.
Bu katliam da bir çok şey
artık aydınlanmıştır. Üstelik bunu yapan
devletin başka bir kurumu olan Adli Tıp
kurumudur. İçeriden dışarıya herhangi bir
şekilde ateş açılmadığı, tüm kurşunların
dışarıdan geldiğini, tutsakların askerler
tarafından lav silahlarıyla yakıldığı ve
ölen askerlerin yine askerlerce öldürüldüğü
araştırmalar sonucu ortaya çıkarılmıştır.
Katleden, katledenleri koruyan ve katliama
maruz kalanları yargılayan devletin bu pratiği
ülkemiz halklarına elbetteki yabancı değildir.
Tarih bu kara lekeyi çoktan sayfalarına
kaydetmiştir. Bu katliamı yaratanlar her
zaman için büyük bir lanetle anılacaktır.
Aynı zamanda tarih başka bir olguyu daha
kaydetmiştir; o da devrimci iradenin billurlaştığı
kahramanlıktır. Devrimci tutsakların bu
katliam karşısında yarattığı kahramanlık
ise hiç unutulmayacaktır. Kurşunlara, bombalara
ve ateşe karşı yaratılan bu değer her daim
bilincimizi ve pratiğimizi aydınlık tutmaktadır.
F-tipi hücrelere karşı verilen mücadele
de yitirilen her canımız ülkemizin bağımsızlık,
demokrasi, devrim ve sosyalizm kavgasında
birer anıttır.
Hiçbir şey ama hiçbir şey devrimci iradeyi
teslim alamaz. F-tipleri ile amaçlanan teslim
alma, kişiliksizleştirme, yabancılaştırma
politikaları asla başarıya ulaşamayacaktır.
Zafere mahkum olanlar er ya da geç bu tecrit
politikasını paramparça edecektir. Bu ülkenin
onurlu ve duyarlı insanları olarak hapishaneler
üzerindeki ilgimiz asla eksik olmayacaktır.
Bir insanlık utancı olan tecritin kaldırılması
mücadelesine tüm halkımızı davet ediyoruz.
KAHROLSUN 19 ARALIK KATLİAMI
YAŞASIN 19 ARALIK DİRENİŞİMİZ!
TECRİT İNSANLIK SUÇUDUR TECRİTE SON!
19 ARALIK KATLİAMININ SORUMLULARI YARGILANSIN!
F- TİPLERİ YIKILSIN TUTSAKLARA ÖZGÜRLÜK!
ALINTERİ, BDSP,
ÇHKM, DHP, DİP-G, ESP, İHD, SOSYALİST PARTİ
TÜRKİYE GERÇEĞİ
|
|