Türkiye'de yabancı sermayeye ilişkin
olarak kabul edilen ilk yasal düzenleme,1954 yılında
çıkarılan 6224 Sayılı Yabancı Sermayeyi Teşvik
Kanunu'dur.
24 Ocak 1980 tarihli ekonomik tedbirler
ve 8/168 sayılı Yabancı Sermaye Çerçeve Kararnamesi
gibi düzenlemeler ile yabancı sermaye girişi teşvik
edilmiş ve bu tarihten sonra yabancı sermaye yatırımlarında
önemli artışlar görülmüştür. Alınan bu teşvik
tedbirleri arasında yerli ve yabancı sermaye oranı
ile kar ve ana sermaye transferi üzerindeki kısıtlamaların
kaldırılması, yabancı teknik ve idari personel
istihdamına izin verilmesi ve altyapı ile ilgili
kamu yatırımlarında "yap-işlet-devret"
modelinin kabulü ile ortak yatırım girişimleri
yer almaktadır.
1980 yılından sonra, yeni ekonomik
kurallara uyum sağlanarak, dünya ülkeleri ile
bütünleşme yoluna giren Türkiye'nin pazarı , dışa
açık bir ekonomiye henüz tam olarak geçememiş
olmasına rağmen yabancı sermaye açısından cazip
hale gelmiştir. Ve yabancı sermaye girişi hızla
artmaya başlamıştır.
1992 yılına kadar süren bu artışlar,
1994 yılında yaşanan ekonomik kriz nedeniyle durgunlaşmış,
1994' den sonra tekrar yükselmiştir.
1995'de %97.91'lik rekor bir artışla
2.938.32 milyon $'a, 1996 yılında ise %30.5'lik
bir artışla 3.836.97 milyon $'a çıkmıştır.
Diğer taraftan, 1996 yılı sonu
itibariyle, ülkemizde 3582 adet yabancı sermayeli
şirket faaliyette bulunmaktadır.2003 yılı itibariyle
bu rakam 4500' e ulaşmıştır. Bu kuruluşların Hazine
Müsteşarlığı, Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü'nce
tescil edilen sermayelerinin toplamı 235.9 trilyon
TL'dir. Bu da toplamın yaklaşık yarısını ise sadece
yabancı sermayenin oluşturmakta olduğunun göstergesidir.
Ülkelere Göre Yabancı Sermaye Yatırımları:
Türkiye' ye girişine izin verilen
yabancı sermaye yatırımlarının yaklaşık % 90'
ı OECD ülkeleri tarafından yapılmaktadır. Avrupa
Birliği ülkeleri açısından verileri değerlendirdiğimizde,
bu ülkelerin %56'lık bir payı olduğu görülmektedir.
Geriye kalan %44'lük kısmın ise, %33'ü diğer OECD
ülkeleri tarafından olmak üzere, %0.9'luk kısmı
K.Afrika ülkeleri, %0.2'lik kısmı diğer İslam
ülkeleri tarafından paylaşılmaktadır.
Türkiye' de rekabet gücünün artırılması ve ekonomik
krizin aşılabilmesi için, bürokratların ağzından
dökülüveren cümlelerden biri gelecek yabancı sermayenin
hacmi ve gücü hakkında bilgi veriyor." Türkiye'ye
yılda ortalama 15-20 milyar dolar civarında yabancı
sermaye yatırımı yapılmalıdır."
Ancak, Türkiye' de ki ağır bürokrasi,
özelleştirmelerin yavaş gerçekleşmesi, mevzuatın
uygun olmayışı gibi nedenlerle, yabancı sermaye
girişinde problemler yaşanıyor.
Yabancı Sermaye Türkiye'ye Gelirken
Hangi Olumlu Gerekçeleri Savunmaktadır?
Türkiye dünyanın en büyük 15-20
pazarından biridir. Hem ulaşım, enerji ve yeterli
teknolojik altyapıya, hem de insan kaynakları
açısından yatırımcı için cazip koşullara sahiptir.
Kolay eğitilebilen vasıfsız işgücünün ( ! ) yanı
sıra, çok iyi eğitim görmüş bir yönetici sınıfı
ve ortaklık yapabilecek son derece girişimci,
dinamik bir kesime sahip bulunmaktadır. İşgücü
maliyetleri ve diğer üretim faktörleri de diğer
ülkelere göre nispi olarak ucuz bulunmaktadır.
Coğrafi açıdan ise D.Avrupa, Orta Asya ve Orta
Doğu' nun ortasında, tüm pazarlarla ilişki içinde
olan bir jeopolitik konuma sahiptir. Bunlara ek
olarak, Türkiye dünyanın en liberal yabancı yatırım
mevzuatlarından birine sahiptir. AB ülkeleriyle
yapılan Gümrük Birliği anlaşması da olumlu bir
faktör oluşturmaktadır.
Yeni Yasa (Doğrudan Yabancı Yatırım Yasası) İle
Yabancı Yatırıma Engel Kalmadı
IMF' ye verilen taahhütler kapsamında
yer alan " Doğrudan Yabancı Yatırım Yasası-
Kanun no: 4875 ) TBMM Genel Kurulu' n da 5 Haziran
2003 günü kabul edildi. Ancak, PETKİM' in satışı
gündem de önemli bir şekilde yer aldığı için,
ekonomiden sorumlu bakanın röportajında ve haber
bültenlerinde 5., 6. sırada yer aldı.
Genel Kurul da milletvekillerinin
bir kısmı, yabancı şirketlerin Türkiye' de faaliyette
bulunan tekellerin % 100' ü nü alabileceğini,
yasanın eski haliyle yani "çoğunluk hissesine
sahip olamaz " biçiminde kalmasının iyi olacağını
savundular.
Reformlar ve yasalar rüzgarının
geride bıraktığı yeni vergi yasası, önümüzde ki
günlerde rüzgara kapılacak bor madenleri de doğrudan
yabancı sermayenin girişini rahatlatmak üzere
yapılacak düzenlemelerdir.
Kısa bir taramayla yasa maddelerine
bakmak, yabancı sermayeye hendek atlatmaya nasılda
destek verildiğini gösteriyor.
KANUN NO: 4875
KABUL TARİHİ:05.06.2003
Amaç ve kapsam
MADDE 1.- Bu Kanunun amacı, doğrudan yabancı yatırımların
özendirilmesine, yabancı yatırımcıların haklarının
korunması ile yatırım ve yatırımcı tanımlarında
uluslararası standartlara uyulmasına, doğrudan
yabancı yatırımların gerçekleştirilmesinde izin
ve onay sisteminin bilgilendirme sistemine dönüştürülmesine
ve tespit edilen politikalar yoluyla doğrudan
yabancı yatırımların artırılmasına ilişkin esasları
düzenlemektir. Bu Kanun, doğrudan yabancı yatırımlara
uygulanacak muameleyi kapsar.
Doğrudan yabancı yatırımlara ilişkin esaslar
MADDE 3.- a) Yatırım serbestisi
ve millî muamele
Uluslararası anlaşmalar ve özel
kanun hükümleri tarafından aksi öngörülmedikçe;
1-Yabancı yatırımcılar tarafından
Türkiye'de doğrudan yabancı yatırım yapılması
serbesttir.
2- Yabancı yatırımcılar yerli yatırımcılarla
eşit muameleye tabidirler.
b) Kamulaştırma ve devletleştirme
Doğrudan yabancı yatırımlar, yürürlükteki
mevzuat gereğince; kamu yararı gerektirmedikçe
ve karşılıkları ödenmedikçe kamulaştırılamaz veya
devletleştirilemez.
c) Transferler
Yabancı yatırımcıların Türkiye'deki
faaliyet ve işlemlerinden doğan net kâr, temettü,
satış, tasfiye ve tazminat bedelleri, lisans,
yönetim ve benzeri anlaşmalar karşılığında ödenecek
meblağlar ile dış kredi ana para ve faiz ödemeleri,
bankalar veya özel finans kurumları aracılığıyla
yurt dışına serbestçe transfer edilebilir.
d) Taşınmaz edinimi
Yabancı yatırımcıların Türkiye'de
kurdukları veya iştirak ettikleri tüzel kişiliğe
sahip şirketlerin, Türk vatandaşlarının edinimine
açık olan bölgelerde taşınmaz mülkiyeti veya sınırlı
aynî hak edinmeleri serbesttir.
e) Uyuşmazlıkların çözümü
Özel hukuka tabi olan yatırım sözleşmelerinden
kaynaklanan uyuşmazlıkların çözümü ile yabancı
yatırımcıların idare ile yaptıkları kamu hizmeti
imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden kaynaklanan
yatırım uyuşmazlıklarının çözümlenmesi için; görevli
ve yetkili mahkemelerin yanı sıra, ilgili mevzuatta
yer alan koşulların oluşması ve tarafların anlaşması
kaydıyla, milli veya milletlerarası tahkim ya
da diğer uyuşmazlık çözüm yollarına başvurulabilinir.
f) Nakit dışı sermayenin değer
tespiti
Nakit dışındaki sermayenin değer
tespiti, Türk Ticaret Kanunu hükümleri çerçevesinde
yapılır. Yabancı ülkelerde kurulu bulunan şirketlerin
menkul kıymetlerinin yatırım aracı olarak kullanılması
halinde, menşe ülke mevzuatına göre değer tespitine
yetkili makamların veya menşe ülke mahkemelerince
tespit edilecek bilirkişilerin ya da uluslararası
değerlendirme kuruluşlarının değerlendirmeleri
esas alınır.
g) Yabancı personel istihdamı
Bu Kanun kapsamında kurulan şirket,
şube ve kuruluşlarda istihdam edilecek yabancı
uyruklu personele, Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığınca çalışma izni verilir.
27.2.2003 tarihli ve 4817 sayılı
Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Kanunun
23 üncü maddesi uyarınca Hazine Müsteşarlığı ve
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca müştereken
hazırlanacak yönetmelikte; yabancı sermayeli şirket
ve kuruluşlardan hangilerinin bu kapsama gireceği
ile söz konusu yönetmelik kapsamında izin verilecek
kilit personelin tanımı ve çalışma izinlerine
ilişkin özel nitelikteki diğer esas ve usuller
belirlenir.
Bu kapsamda istihdam edilecek personele,
4817 sayılı Kanunun 14 üncü maddesinin birinci
fıkrasının (b) bendi uygulanmaz. İstihdam edilecek
yabancı uyruklu kilit personele, 4817 sayılı Kanunun
13 üncü maddesinin birinci fıkrasının hangi durumlarda
uygulanacağı hazırlanacak yönetmelikte belirlenir.
h) İrtibat büroları
Müsteşarlık, yabancı ülke
kanunlarına göre kurulmuş şirketlere, Türkiye'de
ticarî faaliyette bulunmamak kaydıyla irtibat
bürosu açma izni vermeye yetkilidir.
|