Kıtasal Bolivarcı
Koordinasyon, 7, 8 ve 9 Aralık tarihlerinde Venezüella'nın
başkenti Caracas'ta yapılan ve 30'dan fazla ülkeden
1200 delegenin katıldığı üç gün süren kongre ile
Kıtasal Bolivarcı Hareket'e dönüşme kararını aldı.
Latin Amerika'dan ve dünyanın aralarında Türkiye'nin
de olduğu çeşitli ülkelerinden gelen yerli toplulukların,
işçi ve köylü örgütlerinin, gençlik, kadın ve
çevre örgütlerinin, komunist partilerin ve solcu
siyasi örgütlerin temsilcileri ile sosyalist aydınlardan
oluşan delegeler, halkların bağımsızlığına yönelik
daha da saldırganlaşan emperyalizme karşı ortak
bir şekilde mücadele etmenin ve giderek vahşileşen
kapitalizmi yıkmak için mücadele eden ortak cephenin
kurumsallaşmasının kararlarını aldılar.
Latin Amerika'daki halkların bağımsızlık
önderlerinden Libertador Simon Bolivar'ın 'birlik,
bize umudun yollarını açacaktır' şiarı, Hareket
bileşenlerini Kıtasal Bolivarcı Hareket'in tüm
bileşenlerini Kolombiya halkının kahramanca yürüttüğü
direnişi boğmak, Amazon bölgesindeki doğal kaynakları
gaspetmek, kıtadaki devrimci ve ilerici hükümetleri
devirmek için Kolombiya'da kurulan yedi askeri
üsse, Venezüella'da Chavez önderliğindeki ilerici
hükümeti istikrarsızlaştırmak için harekete geçen
emperyalizm destekli Venezüella oligarşisine ve
Honduras'taki askeri darbeye karşı aktif mücadelede
yer alacaklarını vurgusunda biraraya getirdi.
Venezüellalı sosyalistlerin ve
Venezüella Komunist Partisi'nin (PCV), Şili Komunist
Partisi'nin, Meksikalı sosyalist ve komunistlerin,
Bask halkının bağımsızlığı için mücadele eden
militan devrimcilerin, Dominikli Caamañist devrimcilerin,
Honduras Direniş Cephesi'nin, Brezilyalı devrimcilerin,
Puerto Rico'nun bağımsızlığı için mücadele eden
devrimcilerin, siyah ve latinlerin hakları için
mücadele veren ve bunu da hristiyan kimliği ile
sürdüren New York'lu devrimcilerin, El Salvador'dan
FMLN'nin, Guatemala'dan URG'nin, Kolombiyalı komunistlerin
ve gerillaların, Arjantin Komunist Partisi'nin,
Perulu ve Ekvadorlu devrimcilerin, Türkiyeli devrimcilerin
bileşeni olduğu Kıtasal Bolivarcı Hareket, geniş
bir katılımın olduğu bu kongre ile emperyalizm
ve onun işbirlikçilerine karşı yükselteceği mücadeleye
daha da güçlenerek devam edeceğini dosta düşmana
ilan etti.
ABD devlet başkanı olarak seçilmesinin
üzerinden ancak bir yıl geçmesine rağmen gerçek
ve saldırgan yüzü ortaya çıkan Barack Obama'nın
ve çok iyi temsil ettiği ABD emperyalizminin başta
Ortadoğu ve Latin Amerika olmak üzere dünyayı
nasıl bir cehenneme çevireceği bir öngörü olmaktan
çıkıp sonuçlarını ortaya koymaya başlamıştır.
Afganistan'da yüzbinin üzerinde askere sahip ABD
ordusu, Kolombiya'daki askeri üsler ve Honduras'taki
askeri darbe ABD emperyalizminin yeni saldırgan
stratejisinin ilk adımları olarak kendini göstermektedir.
Bu durum, yedi yıl önce Kolombiya'nın Cartagena
kentinden yola çıkarak kıtadaki halkların bağımsızlık
mücadelesindeki yerini alan Kıtasal Bolivarcı
Koordinasyon'un (CCB), şimdiki Kıtasal Bolivarcı
Hareket'in (MCB) taşıdığı önemi açıkça ortaya
koymaktadır.
Yedi yıl önce Kolombiya'nın Cartagena
şehrinden Latin Amerika ve Karayip halklarının
emperyalizm karşısındaki birliğini, Bolivarcı
düşüncenin yayılmasını sağlamak ve özellikle öğrenciler
ile gençlerden oluşan Uluslararası Tugayları oluşturarak
bu mücadelenin devrimci, militan ayağını kurmak
amacıyla yola çıkan 500 dolayında devrimcinin,
Caracas'ta, Fuerte Tiuna bölgesinde 1700 kişiyle
birlikte gerçekleştirdiği CCB kuruluş kongresi,
Latin Amerikalı radikal devrimcilerin ve gerilla
örgütlerinin mücadele birliği için atılan önemli
bir adım oldu. İlk kongrenin katılımcılarının
Venezüellalı M-28 ve Fogata ile Venezüella Komunist
Partisi, Perulu MRTA(Tupac Amaru Devrimci Hareketi),
Brezilyalı MST (Topraksız Köylü Hareketi), Meksika'dan
EZLN (Meksika Zapatist Ulusal Kurtuluş Ordusu),
Şili'den MIR, El Salvador'dan FMLN, Kolombiya'dan
FARC, İspanya'dan Kızıl Yıldız Kolektifi'nin olmasından,
bu koordinasyonun Latin Amerika'nın en radikal
devrimci unsurlarının biraraya geldiği bir zemin
olduğu anlaşılır.
CCB, ikinci kongresini 2008 yılı
Şubatı'nda Ekvador'un başkenti Quito'da gerçekleştirdi.
Latin Amerikalı ve Karayipli delegelere ek olarak
Basklı devrimci militanların katıldığı ikinci
kongre, ABD emperyalizminin askeri stratejisine
karşı halkların birliğini sağlayarak emperyalizm
ile askeri alanda da karşı karşıya gelerek onu
yıkabilecek bir gücü yaratmak amacıyla koordinasyondan
harekete dönüşmenin gerekliliğini vurguladı ve
bu geçiş sürecinin hazırlıklarını yapma kararını
aldı. Sonuç belgesinde kapitalist sisteme ve emperyalizme
karşı barışçıl olduğu kadar diğer mücadele biçimlerinin
de gerekli olduğu, sosyal adalet mücadelesi veren
siyasi ve askeri örgütlerin baskıcı güçlere karşı
verdiği mücadelenin desteklenmesi yönündeki kararlar
yer aldı.
Kıtasal Bolivarcı Koordinasyon'un
Quito'daki İkinci Kongresi'nin ardından Sucumbios'taki
FARC gerilla kampına giden ziyaretçilerin bir
kısmı, Kolombiya devletinin ABD ile ortak düzenlediği
bombalı saldırı ve kara harekatı sonucu FARC Merkez
Kurmay Heyeti Sekreteryası'ndan Komutan Raul Reyes
ile birlikte katledildiler.
7,8 ve 9 Aralık tarihinde gerçekleştirilen
bu üçüncü kongre, Kolombiya devletinin Sucumbios'taki
kampta katlettiği Kolombiyalı devrimci komutan
Raul Reyes, meksikalı öğrenciler Veronica Velazquez,
Juan Gonzalez, Fernando Franco ve Soren Aviles'in
anısına atfedildi ve halen Fransa zindanlarında
tutulan devrimci militan Carlos İlich Ramirez
ile ABD zindanlarındaki FARC komutanları Simon
Trinidad, Ivan Vargas ve Sonia'nın şahsında emperyalizm
ve onun işbirlikçisi devletlerin hapishanelerindeki
tüm siyasi tutsaklarla dayanışma vurgusu yapıldı.
Kongreye katılan ve Carlos İlich Ramirez'in kardeşi
olan Vladimir Ramirez, ağabeyine 'Çakal Carlos'
denmesinin onun ezilen halklarla birlikte verdiği
mücadelesine ters düştüğünü, Fransa'nın onu Sudan'dan
komplo ile kaçırdığını ve bu nedenle de doğduğu
topraklar olan Venezüella'ya iade edilmesi için
bir kampanya başlatıldığını belirtti. İlich Ramirez
gibi bir devrimci ile dayanışan MCB'nin halkların
emperyalizmle mücadelesinde oynadığı fonksiyonun
önemine de dikkat çekti.
MCB Kuruluş Kongresi'nin açılış
genel kurul toplantısında söz alan, Sucumbios'ta
Katledilenlerin Aileleri ve Yakınları Derneği
adına konuşan ve katledilen meksikalı öğrencilerden
Juan Gonzalez'in babası olan Alvaro Gonzalez,
1 Mart 2008 tarihinde Kolombiya devleti tarafından
FARC komutanı Raul Reyes ile birlikte katledilen
Meksikalı öğrencilerin anısının halkların enternasyonel
mücadelesinde yaşatılmasının önemini vurgulayarak
saldırıdan yaralı olarak kurtulan meksikalı öğrenci
Lucia Morett'e yönelik Meksika ve Kolombiya tarafından
yürütülen takibatın sona erdirilmesi çağrısında
bulundu. Gonzalez, 1 Mart katliamının sorumluları
olarak Kolombiya devlet başkanı Alvaro Uribe,
dönemin savunma bakanı Juan Manuel Santos ve Kolombiya
Polis Teşkilatı başkanı Oscar Naranjo hakkında
suç duyurusunda bulunduklarını ifade etti.
Kıtasal Bolivarcı Hareket'in (MCB)
Kolombiyalı devrimci tarihçi Juvenal Herrera Torres,
FARC-EP'nin geçen yıl ölen unutulmaz önderi Manuel
Marulanda Velez, Dominikli bağımsızlık önderi
Caamaño'nun oğlu Francisco Caamaño, Haitili marksist
teorisyen ve Duvalier diktasına karşı mücadele
eden Suzi Castor, Basklı ve Herri Batasuna'nın
marksist teoriyenlerinden İñaki Gil de San Vicente,
ABD'li marksist sosyolog ve aydın James Petras,
devrimci monsenyor Pedro Casaldáliga, FARC-EP'nin
Merkez Kurmay Heyeti Sekreteryası Başkanı Alfonso
Cano, Dominik Komunist Partisi yöneticilerinden
Narciso İsa Conde, Brezilya Komunist Partisi'nin
(PCB-ML) yayın organı Inverta'nın editörü Aluisio
Beviloqua, Brezilya Komunist Partisi üyesi ve
mimar Oscar Niemeyer'den oluşan kolektif başkanlığı,
bu kongre ile Türkiyeli devrimci ve sosyalist
aydın Temel Demirer, Arjantin Komunist Partisi'nden
ekonomist ve devrimci aydın Jorge Beinstein ve
Salvador Allende hükümetinde Çalışma Bakanlığı
yapmış olan ve Şili Komunist Partisi yöneticilerinden
Mireya Baltra Moreno'nun katılımıyla daha da genişlemiş
oldu.
Kongrenin ilk gününde Latin Amerikalı
aydınların katılımıyla yapılan halkların bağımsızlığına
yönelik emperyalist saldırı, Kolombiya'daki askeri
üsler ve bunlara cevap olarak gerçekleşen halk
direnişlerinin tarihi, bugünü ve geleceğinin tartışıldığı
panelin ardından ikinci gün komisyon çalışmalarına
geçildi. Oluşturulan dört komisyon ile MCB'nin
(Kıtasal Bolivarcı Hareket - Movimiento Continental
Bolivariano) çalışma programının çıkarılması,
kampanyaların belirlenerek hazırlık çalışmalarına
başlanması sürecine geçildi. Ekonomik kriz ve
atağa geçen emperyalist saldırıya karşı halkların
direnişi ve stratejileri (Komisyon 1), neo-liberalizme
karşı kıtasal çapta yürütülen mücadelede sosyal
hareketlerin rolü (Komisyon 2), insan hakları
ve emperyalist devletler ile işbirlikçi hükümetlerin
elinde tuttuğu siyasi tutsaklar (Komisyon 3),
bolivarcı alternatif iletişim organlarının uluslararası
buluşması (Komisyon 4) ile Kıtasal Bolivarcı Hareket'in
çalışma programı çıkarılarak organlarının oluşumu
gerçekleştirildi. Özellikle dördüncü komisyon
çalışmasında ABC (Asociacion Bolivariana de Comunicadores
y/o Periodistas Bolivarianos - Bolivarcı İletişimciler
ve Gazeteciler Birliği) oluşturularak emperyalizmin
ve onun medya tekellerinin dezenformasyon ve beyin
yıkama makinalarının hakimiyetine son vererek
uluslararası ölçekte doğru haber kaynaklarına
ulaşma ve Honduras direnişi örneğinde olduğu gibi
halkların direnişinin sansürsüz bir şekilde haber
yapılarak mücadelenin önünün açılmasına karar
verildi. Bahsedilen alanlarda gerçekleşen komisyon
çalışmaları ile Bolivarcı düşüncenin kıtada ve
dünyada yayılmasının, MCB'nin bulunduğu her ülkede
kurumları ile varolarak genişleyen ve ritmi yükselen
bir çalışma yürütmesinin ve emperyalizme karşı
sosyalizm mücadelesinde stratejik birlik çerçevesinde
mücadele etmenin temelleri atılmış oldu.
Kongrenin ilk gününde yapılan toplantıya
MCB kolektif başkanlık üyesi olarak Kolombiya
dağlarından sesli ve görüntülü bir mesaj gönderen
FARC-EP komutanı Alfonso Cano, halkları ve devrimcileri
emperyalizmin Latin Amerika kıtasına dair saldırgan
stratejisi konusunda uyararak bölge ülkelerinin
bağımsızlığını savunmak için kurulacak politik
bir hareketin büyük önem taşıdığını vurguladı.
Bogota ve Washington arasında, ABD askerlerin
Kolombiya topraklarında konuşlanmasına izin veren
anlaşmaya dikkat çekerek bu anlaşmanın hiç de
sözü edildiği gibi uyuşturu trafiğine ve sözde
'terörizme' son verme gibi bir niyet taşımadığını,
aksine Latin Amerika'daki ilerici ve bağımsızlıkçı
hükümetleri devirme amacında olduğunu ifade etti.
Kongre delegeleri arasında coşkuyla karşılanan
Alfonso Cano'nun mesajı, Kolombiya devleti cephesinde
de geniş yankı buldu. Kolombiya Silahlı Kuvvetleri
Genel Kurmay Başkanı Freddy Padilla, Kıtasal Bolivarcı
Hareket yönetimine çağrıda bulunarak Alfonso Cano'nun
gönderdiği mesajı kabul etmemelerini istedi. Kongrenin
son gününde yapılan kapanış etkinliğinde sonuç
bildirgesinin okunmasına ek olarak Kıtasal Bolivarcı
Hareket Kolektif Başkanlık üyesi ve koordinatörü
Dominikli devrimci Narcio İsa Conde, Padilla'nın
bu talebine Alfonso Cano'nun kurumun başkanlarından
biri olduğu için mesaj gönderme hakkına elbette
ki sahip olduğunu ve Kolombiya'daki narko-paramiliter
rejimi yıkmanın MCB'nin amaçlarından biri olduğunu
söyleyerek sert bir karşılık verdi. Simon Bolivar
önderliğindeki Latin Amerikalı halkların ordusunun
İspanyol işgalciler karşısında elde ettiği Ayacucho
Zaferi'nin 185. yıldönümü olan 9 Aralık 2009 tarihinde,
Caracas Deklarasyonu'nun okunması ve açık hava
şenliğiyle sona eren kongrenin hemen ardından
Kolombiya dışişleri bakanlığı ve Kolombiya devlet
başkanı Alvaro Uribe bir açıklama yaparak Kıtasal
Bolivarcı Hareket'in FARC'a açıkça destek verdiğini
ve bu kurumun kuruluşunun 'demokrasiye yapılmış
bir hakaret' olduğunu ifade ettiler. Ayrıca, Uribe
MCB yöneticilerinin terörizmi övmek ve destek
vermek suçundan Kolombiya'da yargılanacaklarını
söyledi. Kolombiya dışişleri bakanlığının yaptığı
açıklamada Venezüella hükümetine de seslenilerek
eğer terörizmi destekleyen ve organize suçu öven
hareket ve partileri tanıyor ve tolere ediyorlarsa
bunu uluslararası kamuoyuna açıklamaları istendi.
Kongrenin ikinci gününde kolektif
başkanlığa yeni katılan üyelerin sunumunun ardından
kongre yönetimi olarak DTP'ye yönelik kapatma
davası ve Türk devletinin baskıcı tutumu kınandı.
Türkiyeli ve Kürdistanlı devrimcilere Latin Amerika
kıtasından dayanışma mesajı iletildi.
Kıtasal Bolivarcı Hareket'in Caracas'ta gerçekleşen
kuruluş kongresi, Latin Amerika halklarının mücadelesi,
devrimci güçler, özellikle Venezüella olmak üzere
kıtadaki diğer ilerici hükümetler, Kolombiya devleti
ve ABD emperyalizmi açısından pek çok anlam taşımaktadır.
- Latin Amerikalı radikal-devrimci güçler açısından;
a. ABD emperyalizminin kıtada zaten varolan askeri
varlığının etkin bir saldırı gücü haline dönüşmesinin
çok yakında olduğu gerçeğinden hareketle, Latin
Amerika kıtasının ve dünyanın diğer bölgelerindeki
devrimci güçlerin mücadele birliğinin kurumsal
bir kimlik kazanması ile kalıcılaşması ve etkin
bir güce dönüşmesi: Kongreye olan katılımın tüm
engellemelere rağmen yoğun olması, coşkulu bir
havanın da ötesinde gelecek için somut adımların
atılarak kurumsallaşma yolundaki ilerleme, özellikle
kıtadaki ortak mücadeleyi daha da canlandırmış
ve güçlendirmiştir. Uluslararası dayanışmanın
propagandif yanının ötesinde, Koordinasyon'dan
Hareket'e geçiş ile ete kemiğe büründürülerek
emperyalizmi ve kapitalizmi yıkma hedefi yeniden
güncelleşmiş ve uzak bir hayal olmaktan çıkmıştır.
b. Emperyalist saldırı tehdidi karşısındaki mücadelede
kıtanın ilerici hükümetleriyle kesinlikle ters
düşme değil, aksine bu hükümetleri güçlendirecek,
önlerini açacak ve herhangi bir emperyalist saldırı
veya yerli oligarşilerin müdahalesi karşısında
birlikte mücadele etme ve savaşma yönünde açıklık
sağlanmıştır.
c. Simon Bolivar'ın halkların birliği ve Büyük
Anavatan (tüm Latin Amerika kıtası) ideolojisi
kılavuz olarak belirlenmekle beraber, MCB kolektif
başkanlık üyesi aydınların ve kongreye katılan
diğer entellektüellerin kıtada ve dünyada emperyalizme
karşı yürütülen askeri-politik mücadelenin ideolojisini
ve teorisini geliştirecek olması ile tüm devrimcilerin
ideolojik beslenme kaynakları güçlendirilmiş oldu.
Kongre ve hareketin devrimci-sosyalist-komunist
aydınlardan oluşan organlarının oluşumu bu sürecin
canlılığını ve sürekliliğini garanti altına almıştır.
d. Kongre boyunca emperyalizmin halkların bağımsızlığını
hedef alan saldırısına karşı yürütülecek barışçıl
ve diğer mücadele biçimlerine vurgu yapılmıştır
ve emperyalizmin 'terörizm' olarak kriminalize
etmeye çalıştığı askeri-politik mücadelenin önemi
öne çıkarılarak bu mücadelenin haklılığı ve meşruluğu
kadar gerekliliği de altı çizilen bir diğer nokta
olmuştur.
e. Kongreye özellikle Latin Amerika dışındaki
ülkelerden, Türkiye'den, Avustralya'dan, Bask
Ülkesi ve Galiçya'dan etkili bir şekilde gerçekleşen
katılımlar, kıtasal mücadele birliğinin dünya
ölçeğinde etkilerinin bir göstergesi olup, Hareket'i
moral, ideolojik ve pratik açıdan besleyecektir.
30'dan fazla ülkenin katılımı, Simon Bolivar'da
bayraklaşan mücadele ve halkların birliğinin daha
da ileri bir noktaya taşınması hedefinin en somut
göstergelerindendir.
-Latin Amerikalı ve diğer ülkelerdeki sosyal hareketlerden
açısından;
Kıtada ve dünyada emperyalizm yeni bir saldırı
stratejisi ile hareket etmektedir. Özellikle Latin
Amerika kıtasında ilerici hükümetlerin iktidarlara
gelmesini sağlayan sosyal hareketler, emperyalizmin
yeni tipteki neo-liberal saldırıları dışında askeri
saldırıları ile de karşı karşıyadırlar. Mücadelenin
radikalleşmesi oldukça mümkün gözükmektedir. Kongrede
geçen seçimlerdeki başkan adayı Carlos Reyes'in
ağzından Honduras direnişinin daha radikalleşme
sürecinin içerisine girdiğinin aktarılması önem
taşımaktadır. Bu noktada Kıtasal Bolivarcı Hareket,
sertleşecek süreç içerisinde radikalleşecek ve/veya
silahlı mücadeleyi tercih edecek ya da buna zorlanacak
hareketler için önemli bir adres olacaktır.
- Latin Amerikalı ilerici hükümetler açısından;
ABD emperyalizminin kıtadaki stratejisi artık
tüm açıklığıyla ortadadır. Amaç, sosyal hareketleri,
askeri-politik örgütleri ve halkların bağımsızlığını
ortadan kaldırmak kadar iktidardaki ilerici hükümetleri
de o ülkelerin oligarşileri ile birlikte yıkmaktır.
Bunu Venezüella'da, Bolivya'da, Ekvador'da, Paraguay'da,
Guatemala'da, Honduras'ta denediler ve Honduras'ta
bugün itibariyle başarı kazandılar. Ayrıca Şili'deki
şimdiki hükümetin yerine, bu Pazar günü yapılan
genel seçimlerin ilk turundan çıkan sonuçlara
göre sağcıların gelme ihtimali yüksektir. Arjantin
de bu konuda kritik bir noktada durmaktadır. Kıtanın
önemli ülkelerinden Peru'daki sağcı hükümet, en
erken 2011'deki seçimlere kadar iktidardadır.
Kolombiya, kıtanın istikrarı bozmaya odaklanmış,
ABD emperyalizminin uşağı ve ülke içinde halkın
silahlı ve demokratik yoldan direnişini en kanlı
yollardan bastırmaya çalışan narko-paramiliter
bir devlettir. Bu noktada, kıtanın ilerici hükümetlerine
verdiği desteği her fırsatta vurgulayan ve bunu
da söylemden çok eylemsel düzeyde ve samimi bir
şekilde hayata geçiren Kıtasal Bolivarcı Hareket
bileşenleri ve kurumun kendisi, bu hükümetlerin
geleceği açısından büyük önem taşımaktadır. Chavez
hükümetinin Kıtasal Bolivarcı Hareket'in kuruluş
kongresine yaklaşımı ve Kolombiya'dan gelen ölçüsüz
tepki, ilerici hükümetlere yönelik olası bir emperyalist
saldırıda Hareket'in en önde savaşacağının görüldüğünü
göstermektedir. Önemli olan, bu duruşun ilerici
hükümetlerin bugüne dek alışıldık bir şekilde
yaptıkları manevralara kurban edilmemesidir.
-Emperyalizm ve özellikle Kolombiya devleti açısından;
Kolombiya devlet başkanı Alvaro Uribe ve dışişleri
bakanlığından gelen tepkiler, Kıtasal Bolivarcı
Hareket Kuruluş Kongresi'ne yalnızca devrimci,
sosyalist ve Venezüella açısından Chavez yanlısı
basın yayın organlarında değil, medya tekellerinin
de organlarında da geniş yer verilmesi kongrede
elde edilen başarıya karşı duyulan büyük endişeden
kaynaklıdır. Kolombiya'daki devrimci ve demokratik
güçler ile Kolombiya halkına karşı yürütülen korkunç
boyuttaki şiddet ve katliam politikasına rağmen
bu güçlerin yalnız olmadığı, cephenin genişlediği
görülmüştür. Bu nedenle Alfonso Cano'nun konuşması
bahane edilerek Hareket ve bileşenleri kriminalize
edilmek istenmektedir.
Öte yandan Kolombiya hükümeti, kongrenin Venezüella'da
yapılmış olmasını ve Chavez hükümetinin yasakçı
bir tavır izlememesini bahane ederek, iki ülke
arasındaki bir süreden beri gerginleşen ilişkileri
daha da gererek provokasyon peşindedir. Yaklaşan
genel seçimlerde 3. kez başkanlık koltığuna oturmayı
hedefleyen narko-paramiliter şef Alvaro Uribe,
bu durumu bir seçim kampanyası malzemesi haline
getirmekte zaman kaybetmemiştir. Uribe'nin devlet
başkanı olduğu sekiz yıl boyunca başta gerilla
olmak üzere Kolombiya halkının mücadelesini askeri
yöntemlerle ve katliamlarla çözme politikası iflas
etmiştir ve bu gerçeği Venezüella'yla ilişkileri
gererek perdelemek niyetindedir. Son dönemde kıtanın
diğer ülkeleriyle ABD'nin Kolombiya topraklarında
askeri üs kurmasına izin veren anlaşmayı imzaladığı
için başı dertte olan Uribe, Chavez'i terörizme
destek verme suçlamasıyla izole etmeye kalkışmaktadır.
ABD emperyalizmi, kıtada ve dünyada kendisine
karşı öteden beri varolan radikal devrimci cephenin
parça parça durmak yerine biraraya gelerek hakikaten
de etkili ve kendisine karşı yıkıcı bir güce dönüşmesinden
kaygı duymaktadır. Bu cephenin Kolombiya'daki
üsler konusunda hiç de boş durmayacağı ve Honduras
direnişine yeniden taze bir kan vereceği gerçeği
emperyalizmi sıkıştırmaktadır.
Kongreye dair gözlemler ve çıkarılan sonuçlar,
saldırı hazırlığındaki emperyalizmin bu defa ciddi
bir halk direnişi ile karşılacağının ipuçlarıdır.
Latin Amerika kıtasındaki mücadele ateşini, bizim
ülkemizin ve dünyadaki diğer ülkelerinin devrimcilerinin
mücadelesinde de güçlendirerek emperyalizmi yutacak
bir yangına dönüştürme göreviyle yüzyüzeyiz. Enternasyonalizm,
şu an hiç olmadığı kadar elzemdir ve bir o kadar
da coşku vericidir. Devrimci olmanın haklı gururu,
yoğun bir emek süreci, özveri ve cesaret ile dünya
halklarının mücadelesinde anlamlanarak tamamlanacaktır.
CANAN ATEŞ
13.12.2009
|